Melbourne'de Hava

avustralya'ya geliş hikayemiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avustralya'ya geliş hikayemiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2014 Cuma

Yazı 5 - Avustralya'ya İkinci Yolculuk ve Yerleşmek

Herkese merhabalar,

Bu yazımı sonbahar ekinoksunu (21 Mart 2014) geçtiğimiz, gündüzlerin inanılmaz bir hız ile kısaldığı, sabah işe gitmek üzere uyandığımızda hala ‘gecenin körü’ karanlığının olduğu, akşam işten eve geldiğimizde kısa bir süre sonra havanın karardığı, güneşin artık eskisi kadar cildimizi ısırmadığı (ama yine de temkinli olmak lazim zira buranın güneşi Türkiye’dekinden çok farklı etkiliyor), yağmur sezonunu ve hatta kişisel olarak soğuk algınlığı ve grip sezonunu açtığım, ağacların hızla yapraklarının sarardığı, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklarının 20 derecelere kadar çıkabildi, Türkiye’de saatlerin 1 saat ileri alınmış olduğu ve saat farkının 8’e düştüğü ve artık resmen sonbahardayız diyebileceğim bir günde (3 Nisan gecesi) yazıyorum. Not: 5 Nisan’ı 6 Nisan’a bağlayan gece bizde saatlerimizi 1 saat geri alacağız ve Türkiye ile saat farkımız 9’a çıkmış olacak.

Evet Melbourne’de sonbahar geldi. Burada sonbahar bir başka. Kaldı ki ben sonbaharı hiç sevmeyen birisiyim. Gündüzler biraz kısalmaya başlasın hemen depresyona giriyorum resmen. Hele birde havaların soğumasıyla oluşan o sonbahar yorgunluğu yokmu insanın sabahları yataktan çıkası gelmiyor. 
Nisan’ın 3’ü itibariyle havalarımız serinledi ve gündüzleri 20’li derecelere indik. Geceleri ara ara 9 dereceye kadar iniyor. Hatta 1-2 hafta önce sabah ve akşam olmak üzere evde ısıtıcımızı bile çalıştırdık. Doğal gaz şirketlerinin ellerini ovuşturdukları zamanlara yaklaşıyoruz yani anlayacağınız.

Yine bu zamanlarda Türkiye’de tam tersine ilkbahar başladı, ve yaza doğru hızlı adımlar ile ilerleniyor.
Neyse bu havadan sudan konulara Melbourne’le ilgili bilgilendirici yazılara geçtiğimde bir yazımda detaylı bir şekilde değineceğim zaten. O sebeple şimdi bu yazımdaki ana konuma yani 2006’da gelip Melbourne’e yerleşme hikayemize dönmek istiyorum.

2004 yılının Ekim ayında yaptığımız Avustralya (Melbourne ve Sydney) gezisi sonrası İstanbul’a döndük ve yaşantımıza kaldığımız yerden devam ettik. Bir yandan da yerleşmek için seçmiş olduğumuz Melbourne’e temelli yerleşmek amacıyla gelmek adına planlarımızı şekillendirmeye ve finansal birikimimizi yapmaya başladık. Bu yaptığımız gezi, Avustralya’nın bize verdiği 5 yıllık geçerli sürekli oturum hakkının 2009’a kadar geçerli olmasını sağladı. Yani 2009’a kadar Avustralya’ya giriş yapma ve yerleşme hakkımız vardı artık.

Bu aşamadan sonra bizim kendimizi hazır hissetmemiz yaklaşık 1,5 seneyi buldu. Bu arada geçen zamanlarda kendimize çok fazla sayıda sorular sorduk. 
Emin miyiz?
Neden?
Artılar eksiler neler?
Melbourne mu? Sydney mi?
Acaba Türkiye’den Avustralya’ya gidip yerleşmeden önce İstanbul’dan Türkiye’deki başka bir şehre mi gidip yerleşsek? Oraları mı denesek?
İzmir? Antalya? Hangisi? Neresi?

Sonra İngiltere’nin de puanlama sistemiyle göçmen aldığını öğrenmemiz üzerine, acaba İngiltere’ye mi yerleşsek diye düşünmeye başladık Hem daha yakın. Ama bütün başvuru, bekleme süreci vs hepsi yeni baştan başlayacak idi. Uzun düşüncelerden sonra Avustralya için devam etme ve İngiltere’ye başvuru yapmama kararı aldık. 

Gerçi şimdilerde 2014’e geldik ve biz o zaman aldığımız bu karardan bazen pişman oluyoruz. Sonda belirteceğimi başta belirteyim. Keşke İngiltere’ye gitseymişiz oluyoruz. Ama bu durum arada oluşuyor. Yani bazı zamanlar oluyor ki gerçekten Avustralya – Türkiye arasındaki yaklaşık 18,000 km’lik mesafe bize hem dert hemde sıkıntı oluyor. Ailelerimizden ve akrabalarımızdan bu kadar uzakta ne işimiz var olduğumuz zamanlar oluyor. Evet dürüst olmakta fayda var. Burası ha deyince bavulunu alıpta Türkiye’nin yolunu tutabileceğimiz bir yer değil. Hem yol uzun sürüyor hem de bilet fiyatları epey yüksek. Aslında bu durumu bilerek geldik ve yerleştik buraya ama işte insanın bazen ruh hali bu şekilde pişmanlıklar yaşamasına da neden oluyor. Bazen annenize, babanıza ve akarbalarınıza daha yakında yaşıyor olmayı isteyebiliyorsunuz.
Avustralya öyle bir ülke ki, bence yurt dışında yaşamaya karar vermiş bir insan için gerek iklimi, gerek doğası, gerek göçmenlere olan yaklaşımı ve tanınan hakların gayet yeterli olması ve gerekse kendi milletinizden, dilinizden ve kültürünüzden arkadaş bulabilmenin kolay olduğu bir yer. Bir göçmen için yaşanabilecek, kolay adapte olunabilecek en iyi ilk 3 ülke arasındadır kesinlikle kanımca.

Türkiye’den gelen ailesine ve arkabalarına nispeten bağlı kişiler olarak buranın bize dezavantajlarından en önemlisi kesinlikle Türkiye’ye olan uzaklık diyebiliriz. Uçakla toplam 18 saat uçarak gelinebilen bir yer Türkiye’den.

Neyse yukarıda bahsettiğim soruları düşüne düşüne 2006 senesine geldik ve artık zaman yaklaşıyordu. Biz kesin kararımızı verdik ve Mayıs 2006’da Melbourne’e yerleşecek şekilde planlarımızı yaptık ve uygulamaya koyduk. Ben ve eşim işyerimizle konuştuk. Zamanı geldiğinde istifalarımızı verdik. Bir yandan İstanbul’da evi toplama telaşı, bir yanda İstanbul’daki arkadaşlarımız ile vedalaşma toplantılarını yaparken diğer yandan iki farklı şehirde yaşayan ailelerimizle ve akrabalarımızla organize etmeye çalıştığımız Melbourne’e göçmeden önceki son birliktelikler. Derken Mart 2006 sonunda bende eşimde işlerimizden ayrıldık ve İstanbul’daki evimizi boşalttık. Eşyalarımız kamyona yüklenipte eşimin memleketindeki aile evine doğru yola çıktığında hani ‘Agonun horozu gibi ortada kalmak’ diye bir terim vardır ya (en azından benim memleketim İzmir dolaylarında var) aynen o şekilde kaldık ortada. Artık İstanbul’da bir evimiz yoktu. Sonrasında evimize yakın bir köftecide bilinmezlikler ve heyecan içinde öğlen yemeğimizi yediğimizi hatırlıyorum. Daha sonrada gönderdiğimiz eşyalardan önce varacakları eve varıpta karşılayalım diye Sabiha Gökçen hava limanına doğru taksi ile yola çıktık.

Eşyalarımız ebedi istiraathanelerine vardıklarında evi düzenledik. Sonrasında önce eşimin ailesi tarafında sonrasında benim İzmir’deki ailem ve akrabalarım tarafında veda turlarımızı gerçekleştirdik. Bu turlar tabii ki de çok kolay olmadı. Bazen eğlenceli, bazen tartışmalı bazen heyecanlı ve en nihayetinde ayrılık vakitleri gelip çattığında ise acıklı ve ağlamaklı sahnelere sebep oldu. Ailelerimiz içinde bizim içinde zor olsada artık bir kere ok yaydan çıkmıştı ve geri dönüşü yoktu. İçimizdeki heyecan ve geleceğe dönük merak içerisinde Türkiye’deki son gecemizi İstanbul’da samimi olduğumuz arkadaşlarımızın evinde geçirdik ve 6 Mayıs 2006’da tekrardan Melbourne’ün yolunu tuttuk. Arada Kuala Lumpur’da stop-over yapmamız sebebi ile 9 Mayıs 2006 tarihinde bu sefer yerleşmek üzere tekrar Avustralya’ya, Melbourne’den gümrük görevlilerinin ‘Welcome home sir!’ söylemleri eşliğinde girişimizi yapmış bulunuyorduk.

Bir sonraki yazımda burada şu ana kadar geçirdiğimiz yaklaşık 8 senenin genel bir özetini yapmaya çalışacağım. Ardından da artık buraları tanıtıcı yazılarıma başlama vakti gelecek.

Sağlıcakla kalın.

Birkaç resim


Şu anki evimize yakın kavşak ve Shell benzin istasyonu

Görmemişin bahçesi olmuş. Melbourne'deki ilk evimizin bahçesi. Yıl 2007

Twelve Apostoles Victoria

18 Şubat 2014 Salı

Yazı 3 - Avustralya'ya Geliş Hikayemiz

Ben kucuklugumde ansiklopedi ve cografya atlasi karistirmaya cok merakli bir cocuktum. Tabii bahsettigim yillarda interneti birakalim daha kisisel bilgisayarlarin evlere girmesi bile mumkun degildi. Evimizde mevcut olanlar yetmedigi gibi gittigimiz misafirliklerde genellikle salondaki vitrin ya da unite tabir edilen mobilyalarda dizili bir sekilde sus olarak duran ansiklopediler ilgi alanimi cekerdi. Ozellikle dogadaki vahsi hayvanlar ve yabanci ulkeler ile ilgili olarak resimlere bakardim ve okumayi ogrendikten sonraki donemde de okurdum.

Cografyaya ilgim her daim mevcut oldu. Son zamanlarda yeni tureyen ulkelerin bazilarini bilemesemde, 5-6-7 yaslarimda elimdeki cografya atlasindan butun ulkelerin bayraklarini, baskentlerini ve para birimlerini ezberlemis ve ulke ve baskentlerini dunya haritasindaki yerlerini gosterebilir durumdaydim.

Haritaya, yabanci ulkelere olan bu alakam ilerleyen yillarda seyahat etme hayallerine donusmustu. Tabii ki icinde bulundugumuz sartlar vs. cokta yurt disi seyahate elverecek cinsten degillerdi. Ulkemizdeki universite okumak isteyen her cocuk gibi onumde universite sinavi vardi ve gezmeye, dolasmaya, macera yasamaya vakit filan yoktu. Yaris ati duzeninde yetistirildigimizden ve gelecek kaygisindan oturu tek gayemiz universite sinavinda basari saglayip guzel bir bolume yerlesmekti. Neyseki bu konusa basarili oldum.

Ilk yurt disi seyahatimi, eger yurt disi olarak kabul edilebilirse, 1994 senesinde Kibris’a yaptim. Sonra 1997 yilinda Ispanya’nin Mallorca adasi bunu takip etti. Bu seyahat benim yurt disina karsi olan ilgimi daha da arttirdi.
Universiteden mezun oldugum zaman bir sekilde yurt disina gidip yerlesme olmasada en azindan birkac seneligine de olsa gidip calismak fikri artik kesinlesmis gibiydi kafamda. Ama hangi ulkeye?

Bu asamada birkac yurt disi is imkanina basvurdum. Birkac telefon gorusmesi yaptim ancak olumlu sonuclanan olmadi. Bu asamada su andaki esimle olan nisanlilik donemimizde yurt disina gocmen olarak gidip yerlesme fikride kafam(iz)daki yerini iyice almisti.

Bunun ustune 2003 yilinda yaptigimiz bir Paris geziside tuzu biberi oldu ve artik yelkenlerimizi acmis ve yurt disina (ama nereye!) dogru yonelmistik hayallerimizde…

Gocmen olarak gidilebilecek ulkeler arasinda ilk denedigim Amerika oldu. O zamanlarda tam Turkiye 2000-2001 ekonomik krizlerinin ertesindeydik ve benim gibi bir cok kisi yurt disinda is imkani veya yasama imkani pesindeydi. Amerika’nin yaptigi GreenCard cekilislerine 2-3 sene basvurdum ama kuradan herhangi bir sey cikmadi. Iyi ki de cikmamis diyorum simdi. Aslina bakilirsa benim yurt disinda yasama istegim ekonomik krizden tamamen bagimsizdi. Tamamen gecmisten gelen hayallere dayali birsey idi.

Amerika disinda Kanada ilk tercihim gibiydi. Askerligimi yaparken tanistigim bir yedek subay arkadasim askerden once ailecek Kanada’ya gocmenlik basvurusu yapmislar ve surekli oturum vizelerini almislardi. Ne zaman gideceklerini dusunuyorlardi. Bu vesile ile Kanada ile ilgili arastirmalara hiz vermistim bende. Kanada kukumetinin resmi gocmenlik islerinin sitesinden ( http://www.cic.gc.ca ) yaptigim arastirmalara gore gocmenlik icin uyguladiklari puanlama sisteminde yeterli puani tutturuyordum ancak Turkiye’den o ara asiri basvuru oldugu icin basvurularin sonuclanmasinin 4 yila kadar uzadigi bilgisini edindigimizde bizim icin Kanada secenegide kapanmisti.

Sonraki aklima gelen ilk tercihim Yeni Zellanda idi. Bu ulkenin resmi gocmenlik sitesinden ( http://www.immigration.govt.nz ) yaptigim arastirmalara gore ilginc bir sekilde puanlama sisteminde yeterli puani alamiyordum yeterli miktarda is tecrubem olmamasi sebebiyle. Dolayisla bizim icin bu secenekte kapanmis oldu.

Bu sekilde legal yollardan puanlama sistemi ile gocmen alan ulkelerden bir digeri olan Avustralya vardi sirada. Nedense Avustralya bir sekilde sona kalmisti siralamamda. Avustralya Gocmen Isleri Bakanliginin resmi sitesinde ( http://www.immi.gov.au ) yaptigim arastirmalar ve puanlama sistemi hesaplamalarina gore yeterli puani alabiliyordum. O siralar Avustralya’ya da cok asiri bir gocmenlik basvuru durumu yoktu ve basvurular maksimimum bir yil icerisinde sonuclaniyordu. Tam o siralarda esimle evlendik. 2003 yilinda bilgisayar muhendisi olmam sebebiyle o zamanki gocmenlik basvuru sistemine gore once Avustralya Bilgisayar Topluluguna (Australian Computer Society - ACS - http://www.acs.org.au) basvurarak Turkiye’den olan diplomami, mesleki tecrubelerimi kabul edilmesini saglayarak meslek onayi aldim. Bu onay yaklasik 5-6 hafta icinde gelmisti ve artik resmi gocmenlik basvurusu yapmaya hazirdik esimle birlikte.

2003 senesi bitmeden yaptigimiz resmi gocmenlik basvurumuz sonucunda hatirladigim kadariyla 2004 Mayis ayi gibi o zamanlar uygulandigi sekliyle basvurumuzun onaylanma asamasinda oldugunu gosterir bir sekilde Istanbul Amerikan Hastanesinde saglik kontrolune cagrilmistik. Bu control asamasinida basariyla gectikten sonra Haziran 2004’de surekli oturum vizemizin on onayi elimize ulasti ve son bir kez daha bizden sabika kayitlarimizi istediler ve onlari da gonderdik Avustralya’ya. Ve bu surecin sonucunda Avustralya’da hayatimiz boyunca yasayabilmemizi saglayacak olan surekli oturum vizemizi bir diger deyisle kalifiye gocmen vizemizi (skilled migration visa) almis olduk. Vizemizin gecerlilik suresi 5 yildi. Ve Aralik 2004’e kadar Avustralya’ya giris yapmamiz gerekiyordu.

Vizeleri verdiklerinde bu sekilde bir takim kurallar ekleyebiliyorlar. Mesela xyz tarihine kadar giris yapilmalidir. Birincil basvuru sahibi (Primary Applicant) yaninda vize alan diger aile fertleri, birincil basvuruyu yapan kisiden once ulkeye ilk girislerini yapamazlar gibi. Vizenizi aktive edebilmek icin bu kurallara uymaniz gerekiyor.

Gocmenlik basvurusu surecinde yararlandigim ve yararlanabilecek en dogru ve kesin bilgi kaynagi Avustralya Gocmenlik Isleri Bakanliginin web sitesidir. Linki: http://www.immi.gov.au

Bu siteden haric olarak bizim basvuru yaptigimiz zamanlarda aktif olarak calisan ve aktif olarak bilgi ve deneyim paylasimi yapilan bir yahoogroup vardi. avustralyayagidiyorum@yahoogroups.com isimli bu mail grubunda gercektende guzel paylasimlar ve tecrube aktarimlari yapiliyordu ve yararli oldu cok.
Simdilerde sosyal medyanin (Facebook ve Google+ gibi) iyice populer olmasi bu sekildeki mail gruplarina ragbetin azalmasi sebebi ile sanirim artik eskisi gibi kullanilmiyor bu mail grubu.

Biz 2004 yilinda vizemizi aldigimizdan bu yana Avustralya hukumeti gocmenlik sartlarinda ve uygulamalarinda bir takim degisikliklere gitti. Bu konuda bilgi edinmek isteyenler icin en gunce, en dogru kaynak http://www.immi.gov.au web sitesidir. Bu sebeple gocmenlik ile ilgili sartlara, puanlama sistemine vs. burada yer vermiyorum.

Su anda piyasada gocmenlik danismanligi yapan sirket yada kuruluslarda mevcut. Ingilizce bakimindan bir sikintisi olmayan, sartlari, uygulamalari arastiracak kadar zamani olanlar icin bence gerekli bir durum degil bu tip yardimlari kullanmak ama tabii ki herkesin kisisel durumu farkli oldugundan dolayi bu sekilde yardim almak ve gocmenlik basvurusu surecini danisman avukat vs. kisiler araciligi ile yurutmekte pek tabii ki mumkundur.

2004’te vizemizi aldiktan sonra Avustralya’ya ilk girisimizi yapmak uzere 10 Ekim 2004’te Istanbul’dan Melbourne’e dogru Malezya Havayollari (Malaysia Airlines – http://www.malaysiaairlines.com ) ile yola ciktik ve 12 Ekim 2004’te ilk girisimizi gerceklestirdik.

Bu Avustralya’ya ilk yolculugumuzdan detaylar ve sonrasindaki gelismelerden bir sonraki yazimda bahsediyor olacagim.


Saglicakla kalin.